Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.
Merhum mili şair Akif’in şiirinde bahsettiği dönem, cahiliye yıllarıydı. Zalimi daha zalim, mazlumu daha mazlum yapan yıllar.
Ve hazreti Muhammed (s.a.s.) risaletle vazifelendirildi. Yırtıcılıkta sırtlanları bile geçen o dönemin insanları Onun etrafında toplandı. Çünkü O emindi. Herkes tarafından doğruluğu kabul ediliyordu. O ömründe hiç yalan söylemedi… soran kişiye de Müslüman yalan söylemez!!!! Dedi.
Onun rehberliğini kabul eden haydutlar acıyan insanlar, zulmedenler adalet dağıtanlar, hırsızlar mali hukuka riayet edenler, faizci ve rüşvetçiler haklarına riayet edenler, hainler eminler, kısaca yüz kızartıcı hayat yaşayanlar, yüz ağartan bir hayatın öğreticisi ve örneği oldular. Bu değişikliği, bu inkılabı yapan vahiy kültürü ve H.z. Muhammed’in örnek yaşantısıydı.
Gençliğine önem veren milletler, daima yükselmişler ve dünyada söz sahibi olmuşlardır. Peygamberimiz tebliğ vazifesine başladığında etrafında gençler vardı. ‘’Gençlere iyi davranın. Risaletle görevlendirildiğimde yaşlılar bana muhalefet etti gençler etrafımda toplandı’’ buyurdu peygamberimiz.
İslâm dini aynı zamanda bir eğitim sistemi, değerler ve davranışlar düzenidir. Bu bağlamda en güzel örnek, bir Peygamber olduğu kadar, bir eğitimci de olan H.z. Muhammed’dir. Hz. Peygamber, İslâm toplumunun şekillenmesinde, İslâmî değerlerin yaşanmasında ve yayılmasında gençlere büyük görevler vermiştir. O gençlerin cesaret ve enerjilerinden istifade ediyordu.
O dönemde gençlerden görev ve sorumluluklarının bilincinde olan kumandanlar, alimler ve hakimler yetişmişse, bu ancak Hz. Peygamber’in yardımı, ilgisi ve teşviki sayesinde olmuştur.
Erkam’ın evinde gizlice yapılan Kur’an derslerinde, Kabe’nin gölgesinde cemaatle ilk kılınan namazda, hicret yolculuğunda, Mescid-i Nebevi’nin inşasında, Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te hep bu gençleri görüyoruz Rasulüllah’ın yanında.
İşte Gökteki yıldızlar gibi, zifiri karanlıkta önümüzde kandil, kılavuz olan o gençlerden bazıları…….
Allahın aslanı H.z. Ali, peygamberimizin evlatlığı Zeyd b. Harise, islamın ilk şehitlerinin yetimi Ammar, yakışıklı ve zengin genç Musab b. Umeyr, İlk sohbet meclisinin evsahibi Abdullah b. Erkam, kızgın kumlara yatırılan Habeşli Bilal, vahiy katibi ve tercüman Zeyd b. Sabit, genç komutan Üsame, imanından döndürmek için anası ölüm orucu tutan Sa’d b. Ebi Vakkas, etinin kokusu etrafı kaplayan Habbab b. Eret.
Bu paylaştığım güzel insanlar onbeş yirmibeş yaş aralığındaydı.
Merhum şair Arif Nihat ASYA ne güzel sesleniyor:
Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın
Fâtih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!
Ve asrımızda üzülerek şahit olduğumuz gençler. Beyinleri uyuşmuş, hayalleri sönmüş, gelecekleri kararmış, uyuşturucu ve sigara müptelası olmuş, beyni belinde çalışan, teknoloji kurbanı bir gençler topluluğu ile karşı karşıyayız.
Üzerimize serpilen bu gaflet uykusundan uyanmak için elimizde en değerli örnek O, H.z. Muhammed… Çünkü Allah kuranda şöyle buyuruyor: Allahın rızasını arzulayan ve ahiret gününde huzur bulmak isteyenler için alın size örnek, H.z. Muhammed….. Bugün bir tüccar onun onun emanet ettiği dürüstlük öğretisini ticaretine yansıtamazsa kaybeder. Sanaatkar onun ibretli nazarıyla kainata bakamazsa insanlara faydalı olamaz. İdareci onun idarecilik vasfını bilmezse halkına zulmeder. Komutan onun harp siyasetini idrak edemezse ordusunu bataklığa sürükler. Kendisini din hizmetine adayan bir tebliğci onun metodunu kavrayamamışsa hüsrandadır. Eğitim ordusunun neferleri öğretmenlerimiz Onun şefkat, sevgi ve huzur aşılayan terbiye düsturundan habersizse nesil mahvolmuş demektir. Öğrenci okumaya başlarken onun öğrenme metodundan habersizse beyhude çabalıyordur.
Bizim evlatlarımız da gelecekte abi, baba, işçi, memur, öğretmen, belki müdür, belediye başkanı kaymakam, vali olacak, ülke yönetecek. Önce iyi bir birey, kaliteli bir insan ve hakkı, hakikatı, İslamı yaşayan ve savunan bir kul, mümin olmalı. Onun yolu da, büyüklerin tecrübe ve bilgilerinden istifade etmekten geçer. Yaşıtlarıyla beraber huzur ortamlarında vakit tüketmekten geçer.
Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
Rabbim gençlerimizin çalışmalarını kazançlı, ömürlerini bereketli kılsın.
Nuri İbrahim ATEŞ İlçe Vaizi